Pazar, Aralık 13

Bir kahvenin 60 tl cezası varmış

Yoğun bir günü geride bırakmış, Nemo' nun haftalık olağan 'ceza' sından kurtulmuş, Cuma akşamı saati 10:45 yapmanın zafer sarhoşluğu içerisindeyiz. Ne de olsa artık bir günlük tatilimize 48 saat kalmış. Ağzımdan bir anlık hadi 'Nemocum sana dışarıda bir kahve ısmarlıyım' çıkıveriyor. Bütün gün canla başla savaşmış, yorgun düşmüş Nemo için bu teklif ilaç gibi geliyor, birazda laflarız diyerek tutuyoruz Starbucks' ın yolunu... O saatte sakin bir Starbucks ne mümkün 7. cadde tıklım tıklım! iniyoruz 3. caddeye. Orada da park yeri sorunsalı karşımızda. Mocaco diye kasıntı bir mekanın önüne arabayı bırakıp yürüyoruz Starbucks' a. Saat 11:05...

Biraz sohbet, biraz kahvenin ardından Nemo' nun gözlerinden yorgunluk okunacak hale geliyor ve kahveleri alıp evin yolunu tutuyoruz. Saat 11:20 arabanın önündeyiz. Nereden ne zaman geleceği belli olmayan trafik polisi 60 tl lik bir kağıt parçasını yapıştırmış cama. Vucky asabiyet kontrolünde, olgunlukla karşılıyor, alıyor camdan 'ceza' yı biniyor arabaya. Tam o sırada gözüme bize bakıp bir şeyler mırıldanan Mocaco' nun otoparkçısı ( sosyetede 'vale' olarak bilinir) çarpıyor gözüme. Açıp camı (çok sakin bir şekilde) ne oldu abi diye  soruyorum... Cevap: 'bende iki saattir bu arabanın sahibini arıyorum, polisler ceza yazacak' diyor, bende 'ama biz 20 dk dır buradayız' diyorum, sakince uzaklaşıyorum... Her zaman derlerdi de ben karşı çıkardım Starbucks' da kahve pahalı diye. Çok haklılarmış Mocaco da küçük bir kahve fincanı 8 tl gayet makul bir fiyat, Starbucks kocaman bir bardak kahve sunuyor size ama biraz pahalı 60+4 tl,  8 katı!!! Ben bu güne kadar nasıl fark etmemişim bunu? Sonra her geçişte bakıyorum Mocaco' nun önü arabayla dolu, başında da vale sırıtıyor... Esnaf polis el ele ne güzel bir dayanışma değilmi?

Kısa blog tarihimizin en uzun yazısı oldu galiba ama bu aralar kahve maceralarım bitmiyor. Pazar sabahı, aylık gelirim 5000 tl olduğu için kahvaltıya Starbucks' a gidiyorum Nemo' yu dershaneye bıraktıktan sonra. 7. cadde tercih bu kez. Saat 09:00, sokağın köşesinde ki kestaneci henüz açmamış, biraz arkasında bir park yeri görüyorum hemen yanaşıyorum. Starbucks' ta bir hayal kırıklığı yaşıyorum, anlaşmazlık sonucu yiyecek ürünleri gelmemiş o sabah. Çalışan çocukla kısa bir sohbet sonrası dünya üzerinde Starbucks' ın bir tek sahibi olduğunu ve bayilik sistemi olmadığı bilgisini veriyor bana. sahibide Dubai' li bir müslüman. Herneyse kahve alıp oturuyorum. Sakinim...

Bir kaç dakika sonra kestaneci çıkıp geliyor, inanılmaz bir rahatlık, oradan bir bardak alıp kahve dolduruyor kendine, çocuğa soruyor: 'Şu gri araba ne zamandan beri burada?' Eleman bilmiyorum diyor. Ben atılıyorum oradan çook sakin ama, 'araba benim, gidicem birazdan'. 'Seninse sorun yok eğer sahibini bulamasam çekiciyi arıyacaktım, aylık 2000 tl veriyorum ben bu kaldırıma' diyor, diyebildiğim tek kelime 'tamam' oluyor. Yasa dışı bir olay bu kadar rahat söylenebilir. İçimden geçiyor 'kime veriyosun ulan 2000 tl yi' demek ama bana ne?

Emperyalizim midir ülkemizin başındaki tehlike acaba? Ülkenin her kaldırım taşı satılmışken, birilerinin cebi her geçen gün daha da şişerken ne yapmalıyız? Vale ve kestaneciyi için 'ekmek parası' deyip geçmek istemiyorum. Çünkü onlar ekmek yerken ben pasta yemiyorum. Tehlikeyi dışarıdan çok içeride görmüşümdür hep. Önce içerideki 'yiyici' lere bir çözüm bulmalı, bizleri yiyip bitirmeden birileri...

1 yorum:

Kumru Kermen dedi ki...

Starbucks Coffee 1971’de Amerika’da kurulmuştur ve tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de franchise sistemiyle çalışmamaktadır. Starbucks Coffee, Türkiye’deki tüm operasyonu için Shaya Grubu’nu ortağı olarak seçmiştir. Türkiyede faaliyet göstermekte olan tüm mağazalar Shaya merkez yönetimi tarafından açılmakta, işletilmekte ve denetlenmektedir. Mağazamızda yaşadığınız problem nedeni ile üzgünüz; bir sonraki ziyaretinizde size daha iyi bir Starbucks deneyimi sunacağımıza inanıyoruz.

Kumru Kermen
Asistan Marka Müdürü - Müşteri İlişkileri
Starbucks Coffee Türkiye